Hemen hemen her çocuk yuvasinda, özellikle saldirgan davranislar gösteren bir
veya birkaç çocuk bulunur. Egitmenler genellikle ne yapacaklarini bilemezler:
Bir yandan diger çocuklari korumak, diger yandan da agresif çocuga yardim etmek
isterler. Ama nasil? Parkta, yuvalardaki çocuk gruplarinda veya okulda, daha
dogrusu çocuklarin toplu oldugu yerlerde genellikle en azindan bir çocuk vardir
ki, genellikle erkek çocugudur, digerlerini rahatsiz eder; her firsatta onlari
itmek, isirmak veya onlara vurmak ister ve yapar da. Diger çocuklarin anneleri,
veliler sinirlenir; genellikle de agresif çocugun ailesinin egitiminin yanlis
oldugunu düsünür, sikayet eder ve mümkünse bu çocugun gruptan, siniftan
atilmasini veya uzaklastirilmasini isterler. Ögretmenle, egitmenle, müdürle
tartismalar baslar, çocuk cezalandirilir, kimse yanina yaklasmaz. O artik
damgalanmistir.
Iste, tam da bu noktada dikkat etmek gerekir:
Unutulmamali ki, yarin bu tutum içinde olan velilerin çocuklari da ayni seyleri
yapabilir. Çünkü bütün küçük çocuklar onlara ilk anda hos gelen,
heyecanlandiran, gücünü ortaya koyan seyleri yapip denemek isterler. Vurmak,
isirmak, saçindan çekmek caziptir, heyecan vericidir; güçlü oldugunu, kuvvetini,
elinin çabuklugunu gösterecegi yollardir bunlar. Süphesiz bir- iki yasindaki bir
çocuk alti yasindaki bir komsu kizinin saçini çekiyorsa konu olmaz. O henüz bu
yaslarda baska çocuklarin hislerini anlayamaz, kendini onun yerine koyamaz. Bu
nedenle de yetiskinler dikkat etmeli ve onu engellemelidir, engelleyebilmek için
mümkün oldugunca göz önünde olmalidir.
Çocuk zamanla, yasi ilerledikçe bu
davranisinin yetiskinlerce onaylanmadigini, annesinin üzüldügünü fark edecek;
digerlerine aci verdigini, kendini kabul ettirmek için baska yollarin oldugunu
ögrenecektir. Ancak çocuk, yasi ilerlemis olsa da davranislarini
degistirmeyebilir. Çünkü o sürekli bu yolla basarili olmakta oldugunu görmüs,
istediklerini bu yolla elde etmis, vurarak, iterek istedigi oyuncagi arkadasinin
elinden almis, hatta artik diger çocuklar o vurmadan, tekmelemeden onun
istediklerini yapar olmuslardir. Ya da çocuk kendi isteklerini ifade etmek için
baska bir yol göremez, bilmez. Genellikle kendini sözlü olarak iyi ifade
edemeyen, ifade ve konusma zorlugu olan ve de konusabilmek için tez canli,
sabirsiz olan çocuk için isirmak, tükürmek tavir almaya veya derdini anlatmaya
göre en kolay ve hizli yoldur.
Bazi küçük haydutlar(!) daha fazla dikkat
çekmek için bu rolde israrli olurlar. Onlar bilirler ki, eger oyun oynarken
yanindakini bagirtirsa, canini acitirsa, elindeki arabayi hizla alirsa ögretmeni
gelecek, ne oldugunu soracak, onun yine ne yaptigini ögrenmek isteyecek, yani
bir kez daha o konu olacak, dikkat çekecektir. Istedigi zaten budur. Oysa
arkadasi ile sakin oynasa kimsenin dikkatini çekmeyecek, kimse yanina
gelmeyecek, ne yapiyorsun diye sormayacaktir. Bir diger konu ise sudur: Genelde
özgüveni olmayan veya özgüveni hirpalanmis olan çocuk, en azindan fiziksel
olarak güçlü oldugunu göstermek ve bunu sürekli olarak yeniden ispat etmek
ister. Böyle çocuklarin genellikle sosyal deneyimi azdir. Onlar diger çocuklarin
mimiklerine, bakislarina, tavirlarina pek anlam veremezler, anlayamazlar ve her
zaman, en siradan, dogal bir durumda bile kendilerine karsi bir tavir oldugunu
düsünürler, tetikte kendilerini sürekli savunmada tutarlar.
Tüm bunlar ve
benzeri nedenlerle yetiskinler çocuklari saldirgan tutumlarindan uzaklastirmak
istiyorlarsa, önce yukarda anlatildigi gibi bu davranisi ortaya çikaran sebebi
bulmalidirlar. Ondan sonra, çocuga zaman taninmalidir. Degisim için ilk önce
zaman gereklidir. Genellikle okul çagina kadar çocuklar için tartismak kavga
etmek, birbirine vurmak, hizla girismek demektir. Yavas yavas bu tutumlarini
terk ederler. Ancak bu bizlerin sürekli davranislarini dogru bulmadigimiz,
devamli ayipladigimizi söylememizle olmaz. Çogu kez bu tutum ters
teper.
Diger yandan birçok ailede erkek çocuklarin süratle vurmasi veya
tekme atmasi genellikle normal görülür. Hatta görüyor musun yaramazi, kasla göz
arasinda ne yapti derken biraz da memnuniyet, hayranlik dile getirilir. Çogu
kez erkek çocugu dedigin biraz haylaz, yaramaz olmali denilerek çocuga rolü
verilir ve bu rol onaylanir da. Kiz çocugu yapmaz, yapmamali, kiza yakismaz,
ayip derken , ama o erkek, dogasinda var, ne yapsan engelleyemezsin denilmez
mi? Çogu durumda, yasamin bir çok alaninda zaten erkek çocugu eger erkek gibi
erkek olmak istiyorsa vurucu olmasi gerektigini ve erkek rolünün de bu davranis
biçimi oldugunu görmektedir. Kiz çocugu da genellikle kurbandir, kurban rolünde
kalir. Ve yine bir çok kiz çocugu kendileri lehine durumu degistirmek için
saldiriyi yavasça , sinsice(!) yaparlar; cimdirerek, sessizce saç
çekerek.
Eger bir çocuk digerini döverse, ona vurursa biz yetiskinler
dikkatimizi önce kurbana vermeliyiz. Ilk anda saldirgan çocugu bir kenara
almali, onunla ilgilenmemeliyiz. Çünkü yukarida belirttigim gibi o dikkati
çeksin diye sikmistir arkadasinin kolunu. Biz onun elinden metodunu, onun
silahini almaliyiz. Bunu nasil yapabiliriz? Ona baska metodlari göstererek.
Düsünmeliyiz: bu çocuk özellikle neleri iyi yapiyor, neyle, hangi özellik ve
beceri ile diger çocuklarin dikkatini çekebilir? Hangi durumda diger çocuklar
kendi içlerine onu kabul ederler? Kendisini ifade edebilmesi, isteklerini
dillendirmesi için farkli durumlarda neler yapiyor? Süphesiz onun da
saldirmadigi, farkli davrandigi durumlar oluyordur. Bu durumlari gözleyelim ve
ödüllendirelim.
Çocuk grubu içinde, vuranin, saldiranin rolü, izleyenler
ve vurulanlar, itilenler olmazsa anlasilmaz. Daima özellikle kuvvetli olan,
biraz daha yasça büyük olan bu rolü alacaktir. Eger bir çocuk birkaç kez agresif
davranirsa, ki olabilir, digerleri deneyimleri ile bu çocugu da kabullenirler.
Eger çocuk elleriyle sorunu çözmeye kalkmis ise, diger hepsi için kimin suçlu
oldugu, kimin ilk önce basladigi bellidir. O fislenmistir, yaptigi diger olumlu,
iyi seyler hiç görülmez. Yalancinin mumu yatsiya kadar yanar misali, kimse ona
inanmaz ve güvenmez. Digerleri onunla oynamak, beraber olmak istemez ve kendini
farkli yönleriyle gösterme sansi azalir. O da giderek günah keçisi rolünü
benimser ve her zaman saldiran çocuk tipini kendi de kabullenir ve bu rolü
oynar. Hele ki ona kötü davranildigini hisseder ve görür ise, hiç degistirmeden
ve dozunu artirarak devam eder. Vurur, isirir, tekmeler. Ve digerleri hakli
olduklarini bir kez daha görür onu dislamaya devam eder, bu böylece sürer
gider.
Diger bir konu ise, çocugun agresifliginin grup içinde çözülmesi,
yani konuyu grup ortaminda çok yönlü ele alma gerekliligidir. Ayrica sorunu grup
içinde çözmek aile içinde çözmeye göre daha kolaydir. Çocuk, evde belki de çok
farkli davraniyordur. Evde azarlamak, bagirmak ve ceza vermek genellikle duruma
yardimci olmaz, sorunu agirlastirir. Sonuç olarak, grup içinde saldirgan
davranislar gösteren çocuklar dislanmamali, olay sosyal bir görev olarak
benimsenmeli, egitimciler ele almalidir. Sonuçtan herkes, çocuk da, arkadaslari
da, egitmen ve veli de bir seyler ögrenecektir.