Erken bosaliyorum ne yapabilirim? Erken bosalma sorunum var, erken bosaliyorum, ne yapmaliyim? Erken bosalma tedavisi mümkün müdür, tedavi nasil yapilir? Erken bosalma tanimi nedir? Erken bosalma erkeklerde orgazma ulasma aninda meni sivisinin çok erken ve kontrolsüz bir sekilde bosalmasidir. Erken bosalma erkek cinsel saglik ilk akla gelendir. Erkek için cinsel isteksizlik ve diger cinsel sorunlar incelendiginde erken bosalma kavrami karsimiza çikar. Erken bosalma degerlendirilirken Kadin erkek için cinsel istek kaybi benzer sorunlardir. Cinsel istekler konusunda iki teori öne sürülmektedir. Birinci teoriye göre bireylerin cinsel istek düzeyleri birbirinden farklidir ve bu farkliliklar dogustan kazanilmis özelliklerdir. Bu nedenle bazilarinin cinsel istek veya kapasiteleri çok yüksek iken, bazilari yasam boyunca çok az cinsel ilgi gösterebilirler. Bu durum, bir ölçüde bireyler arasindaki boy uzun1ugu veya göz rengi farkliliklarina benzetilebilir. Ikinci teoriye göre ise, yasam olaylari veya egitim ile yasaklanmadigi, bastiri1madigi veya saptiri1madigi sürece cinsel dürtü herkes için çok önemli bir itici güçtür. Klinik deneyimler ikinci teoriyi desteklememize neden olmaktadir.
Cinsel istek azalmasi sorunlari olan hastalarin genellikle bu kaybi açiklayacak çok sayida nedenleri vardir. Cinsel istek kaybi, istegin azalmasi, uyari sonucu cinsel tepki a1indigi halde istek olmamasi, uyari sonunda da cinsel tepki olmamasi veya nefret seklinde ortaya çikabilir. Nefret, cinsel iliskide bulunamayacak kadar olumsuz duygularin mevcut olmasi anlamina gelir. Bu, genel olarak her türlü cinsel aktiviteye karsi o1abildigi gibi sadece belli bir düsünce, inanç veya davranis sekline karsi da gelistirilebilir (örnegin, oral seks gibi). Genel olarak insanlar ödüllendirici bir davranisi tekrarlama egilimindedirler (cinsel veya baska tür bir aktivite). Tersine, belli bir davranis anksieteye neden oluyorsa, kaçinmaya çalisilir, dolayisiyla nefret ortaya çikar. Cinsel istek kaybi olan insanlarda, çocuk1uk dönemindeki yasaklayici egitim ve basarisizlik beklentisi, utanç, aci veya yetersizlik korkusu, gerçek yasaklamalar veya aci deneyler kadar önemlidir. Istek kaybinin aksine, esler arasinda cinsel isteklerin farkli düzeylerde olmasi, sik rastlanan fakat daha az ciddi bir sorundur. Bir iliski disfonksiyonel hale geldiginde, siklikla eslerden biri, digerinden çok daha fazla cinsel yakinlik ister. Bu abartilmis farkliliklar, esler diger sorunlarini çözüp tekrar iletisim kurabildiklerinde ortadan kalkar. Cinsel istek kaybi, çok sayida seksüel disfonksiyonun seyri sirasinda ortaya çikabilir. Organik hastaliklar erkeklerde oldugu gibi, kadinlarda da cinsel tepkileri olumsuz yönde etkiler, fakat genellikle kadinlarda cinsel tepki üzerine etkileri, erkeklerden daha azdir. Yine de, diyabetik kadinlarin % 50 sinin sonunda anorgazmik o1acagi bilinmektedir. Estrojen eksikligine bagli ikincil vajinal atrofi (cerrahi sonrasi veya menopoz sonrasi), agrili iliskiye neden olur. Eger atrofi çok ilerlemisse krem veya hap seklindeki estrojenle tedavisi çok basarili sonuç verir. Organik pelvik veya genital hastaliklar da agrili iliskiye ve giderek cinsel istek kaybina neden olabilirler. Dogum kontrol hapi kullanan bazi kadinlarda da istek kaybi görülürse de, bu durum daha ziyade psikolojik nedenlerden kaynaklanmaktadir (depresyon, üzüntü, bastirilmis öfke, histerik kisilik, vb. gibi). Kronik yorgun1ugun kadinin cinsel tepkileri üzerindeki etkileri siklikla göz ardi edilir. Jinekologlara göre, yuvaya gidemeyecek kadar küçük çocugu olan her kadinda, bu tip sorunlarla karsilasildiginda kronik yorgunlugu akla getirmek gerekir. Klinisyenlerin, kadinlarda fiziksel yakinma veya seksüel fonksiyon bozukluklari ile ugrasirken, kronik yorgun1ugun da bir neden olabilecegini unutmamalari gerekir. Genel olarak, dogum, ameliyat, kanser, sürekli diyet yapma, asiri kilo kaybi gibi vücut direncini düsüren hastalik ve durumlarda geçici veya sürekli olarak cinsel istek kaybi görülebilir. Cinsel fonksiyon bozukluguna neden olan veya cinsel fonksiyon bozuklugu seklinde ortaya çikan diger sorunlar.
A- Madde Bagimliligi
1- Alkolizm
2- Diger Madde Bagimliliklari
B- Kisilik Yapisi
1- Obsesif/Kompulsif Kisilik
2- Histerik Kisilik
3- Pasif/Bagimli Kísilik
4- Pasif/Agresif Kisilik
C- Fiziksel Sorunlar
1- Fiziksel Hastalìklar, nörolojik bozukluklar, damarsal bozukluklar.
2- Menopozal Semptomlar, vajinal kuruluk, östrojen yetmezligi
3- Dogum Kontrol Haplari
4- Ilaçlar
5- Infertilite, özellikle zamanlanmis iliski
D- Duygusal Faktörler ve Stres
1- Bastirilmis öfke
2- Üzüntü-Yadsima, suçluluk duygusu, depresyon veya öfke
3- Depresyon
4- Gebelik Korkusu
5- Kisiler Arasinda Anlasmazlik
6- Bedensel Görüntü Sorunlari
7- Psikozlar
8- Kronik yorgunluk
a- Çok Fazla ve Uzun Süre Çalisma
b- Küçük Çocuk Bakimi
9- Orta,Yas Krizi
E- Karsilanmayan Cinsel Degerler
ERKEN BOSALMA : Bosalmanin (Ejakulasyon) penis vajinaya girdikten sonra cinsel tepkileri normal olan bir esi tatmin edemeden olmasi veya kisinin isteginden önce olmasina Erken Bosalma (Premature Ejaculation) denir. Genellikle dile getirilmesi güç oldugundan ve göreceli bir kavram oldugundan rastlanma sikligi konusunda yeterli bilgi yoktur. Ancak 25 yasin altindaki genç erkeklerin üçte birinde ve 40 yasin üzerindekilerin % 10 unda görüldügü sanilmaktadir. Aslinda hemen her erkek hayatinin bir bölümünde bu sorunla karsilasabilir. En azindan ilk cinsel deneyimleri esnasinda olusan gerginlik sebebiyle erken bosalma görülebilir ve zamanla ejakulasyonu kontrol etmeyi ögrenirler.
Sebepler: Erken Bosalmanin birinci sebebi biyolojiktir. Erkekte normal fizyolojik bosalma ve orgazm penis vajene girdikten 2-3 dakika sonra olmaktadir. Oysa kadinlarda normal fizyolojik orgazm ve doruga ulasma penis vajene girdikten yaklasik 12-14 dakika sonra olmaktadir. Ancak çogu kadin sadece penisin vajene girmesi ile orgazma ulasamaz diger cinsel uyarilara da gereksinim duyarlar. Kadinlarin yaklasik % 10 u ise cinsel uyarilara ragmen hiçbir sekilde orgazm olamamaktadir. Diger sebepler arasinda ise günah isleme veya suçluluk duygusu, hastalik kapma, gebe birakma, baskasi tarafindan mahrem yerlerinin kesfedilme korkusu; asiri istegin verdigi gerginlik gibi psikolojik faktörler önemli rol oynamaktadir. Bazen prostat iltihaplari veya sinirsel yollari etkileyen hastaliklarda rol oynamaktadir.
Tedavi: Sebebin açiga çikarilmasi, endiselerin giderilmesi, sik cinsel iliskide bulunarak cinsel gerilimin azaltilmasi bazen ise yarayabilir. Erken bosalma eslerin biri veya her ikisi içinde cinsel sorun halini alirsa tedavisi gerekir.
Sikistirma Teknigi: Masters ve Johnson tarafindan gelistirilen bu metodda kadin erkegin penisini bosalma yaklasana kadar uyarir. Bosalma olusacagi anda kadin erkegin penisini ereksiyonun bir kismi kayboluncaya dek sikar. Bu teknikde amaçlanan orgazm öncesi hissedilenleri ve geciktirmeyi erkege ögretmektir. Elle uyararak hareketsiz bir iliski ile baslayan bu teknik daha sonra kaydirici bir krem kullanarak, kadinin üstte oldugu pozisyonda hareketsiz olarak, kadinin üstte oldugu pozisyonda hareketli olarak sürdürülür. Masters ve Johnson bu teknigi ögrenerek uygulayanlarin % 98 inde erken bosalma sorununun ortadan kalktigini bildirmistir.
Dur-Basla Teknigi: Bu teknikte kadin erkegin penisini 3 kez ardi ardina bosalma olasiya kadar uyarir, ancak bosalma olmadan önce uyariyi keser. Dördüncü denemede ise bosalmaya izin verilir. Haftada 3 kez erkek bosalmasini kontrol edesiye degin tekrar edilir. Bosalmanin kontrol edildiginden emin olundugunda bu islem kayganlastirici bir kremle denenir. Daha sonraki asamalarda kadinin üstte oldugu pozisyonda hareketsiz olarak, kadinin üstte oldugu pozisyonda hareketli olarak ve son olarak yanyana pozisyonda dur-basla teknigi uygulanir. Bu teknikle erkek uyarilma sona erdirilmedigi takdirde bosalacagi zamani ögrenir. Bu teknigi uygulayanlarin % 90-95 inde bosalmanin 10-15 dakikalara uzayabildigi bildirilmistir. Psikoterapi ve depresyon tedavisi: Bazi vakalarda erken bosalma derinlerdeki bir ruhsal çatismadan veya depresyondan kaynaklaniyor olabilir. Bunlarin açiga çikarilmasi, psikoterapi uygulanmasi veya depresyonun tedavisi erken bosalmayi da engelleyebilmektedir.
Psikoterapi : Bu tip tedaviler önceleri marital tedavinin parçasi iken giderek bagimsizlasip seks terapi (cinsel terapi) adini aldi. Cinsel terapi günümüzdeki kullanimiyla cinsel sorunlari olan çiftlere uygulanan bir tür bilissel davranis tedavisi olarak kabul edilebilir. Tedavi basarisinda, uygulanan yöntemin ve terapistin profesyonel becerisinin oldugu kadar çiftin tedaviye uyumunun, düzelme istek ve çabasinin da rolü vardir. Tedavi sekilleri, bireysel psikoterapi, çift tedavisi, grup terapi, kendi kendine yardim programlari, minimal terapist kontakti ile terapi olarak siralanabilir. 1970 öncesi, psikoseksüel islev bozuklugunun tedavisi bireysel psikoterapiydi. Klasik psikodinamik teoriye göre seksüel yetersizligin kökünde erken gelisim dönemi çatismalari yatar ve cinsel, bozukluk yayginlasmis duygusal bozulmanin bir kisminin tedavi edilmesidir. Tedavide, bilinç disi çatismalarin ortaya çikarilmasi, motivasyon, fantezi ve degisik bireyler arasi güçlükler üzerinde durulur. Bu yaklasim cinsel islev bozuklugunun tedavisini tam olarak saglayamamis ve sorunun düzelmesi için davranisçi tekniklere ihtiyaç duyulmustur. Davranisçi yaklasimlar; çifte yönelik cinsel terapi (dual-seks terapi) davranis tedavisi, grup tedavisi ve hipnoterapidir. Ayrica davranisçi tekniklerle psikanalizin birlestirilmesiyle olusan analitik yönelimli seks terapisi de tedavide uygulanabilmektedir
Çifte Yönelik Cinsel Terapi : Masters ve Johnson tarafindan gelistirilen bir yöntemdir. Bu yöntemde eslerle ayri ayri görüsülür. Bazi arastiricilar, görüsmecilerin ayni cinsten olmasini yeglerler. Görüsmede eslerin her birinin geçmis cinsel yasamlari, cinsel yasamdan ve eslerinden beklentileri, esleri ile iliskilerinin özellikleri arastirilir. Çiftin iliskisinin uyumu, cinsel sorunlarinin niteligi ve boyutlari, eslerin beklentilerine uygun bir degisimin gerçeklesebilirligi degerlendirilir. Ilk görüsme asamasindan baslayarak tüm tedavi süreci boyunca en önemli güçlük insanlarin cinsel konulari konusmakta çektikleri sikintidir. Çifte cinselligin dogal ve gerekli oldugu, çektikleri sikintinin olagan ve herkes tarafindan yasanabilecek bir sikinti oldugu anlatilir. Ayrica, cinsellik üzerine konusma aliskanligi olmayan kisilerin, sorunlarini tanimlayacak sözcükleri bulamamalari da beklenir. Hastalarin siklikla kullandiklari \"olmadi\", \"basarisiz oldum\", \"normal degildi\" gibi tanimlamalar sorunun niteligine iliskin hiç bir bilgi içermez. Bu asamada karsimizdakini sosyokültürel düzeyine uygun ortak bir dil bularak cinsel islev asamalarina yönelik ayrintili sorular sorar ve sorunu net olarak anlariz.
Çiftle ön görüsmeler tamamlandiktan sonra terapist cinsel sorunun niteliksel ve niceliksel boyutlarini içeren bir tanimlamasini her iki es için de yapar. Bütün davranis tedavilerinde oldugu gibi sorun alanlari belirlendikten sonra, tedavi hedefleri çiftle birlikte saptanir. Görece kisa bir tedavi olan cinsel terapide, çiftin tedavinin anlamini, basamaklarini ve hedefini kavrayip paylasmasi büyük önem tasir, çiftin tedaviye katilimini arttirir ve direnci azaltir. Kuramsal olarak cinsel terapinin hedefi, davranis degisikligi, bilissel (kognitif) yeniden yapilanma ve fizyolojik yanitin degistirilmesi olarak tanimlanabilir. Çifte tedavi programina iliskin ayrintili bilgi verilir. cinsel iliskide ve tedavi sürecinde karsilikli sorumluluklari oldugu ve sonucu kendi katilimi ile çabalarinin belirleyecegi anlatilir. Bir tür ön anlasma yapilarak tedavi sürecinde cinsel yasamlarina özel bir önem vermeleri, ev uygulamalari için gerekli kosullari saglamalari istenir. Bütün davranis tedavilerinde oldugu gibi seks terapide de terapist tedavi sürecinde etkin rol alir. Terapistin yönlendiriciligi tedavinin baslarinda daha belirginken tedavi sürecinin sonuna dogru giderek azalir ve terapist danisman konumuna geçer. Çiftin genel ve cinsel iletisimi gelistirilirken bir yandan da özel teknikler ögretilmeye baslanir. Çifte cinsel iliskinin birlesme ve orgazmdan ibaret mekanik bir olay olmadigini göstermek için cinselligin odagi cinsel organlardan tüm bedene yayilir. Bu çerçevede bir bakis açisi yerlestirebilmek için beklentileri ve alisilmis hedefleri ortadan kaldiran hatta yasaklayan ödevler verilir. Ev ödevleri duyumsal kesif (sensate focus) dönemiyle baslar. Çifte cinsel istegini belli etme, iliskiyi baslatma, esinin cinsel istegini reddetme durumlarina uygun ifade yollari gelistirmeleri için yardim edilir. Esler arasindaki cinsel yaklasimlarda esneklik ve degiskenlik saglanmalidir. Genelde seks terapinin yapisi hiyerarsik bir duyarsizlastirma içerir. Bu temel yapi üzerinde her cinsel islev bozukluguna özel teknikler ögretilir.
Prematür ejakulasyon için Masters Ve Johnson in \"Squeeze-Sikistirma teknigi veya Semans in \"stop-start, dur-basla\" teknigi kullanilir. Kaplan in vurguladigi gibi prematür ejakulasyon niceliksel terimlerle tanimlanamaz. Önemli olan süre degil ejakulatuar refleks üzerinde istemli denetim olup olmamasidir. Ejakulatuar denetim, refleks olarak ejakulasyon ortaya çikmadan yüksek uyarilma düzeylerinin tolere edilebilmesidir. Tedavi, ejakulasyondan hemen önceki duyumlarin farkindaligini saglayarak ejakulasyonu denetlemeyi ögretmeyi amaçlar. Erektil sorunlarin tedavisi, performans beklentilerini ve anksiyeteyi azaltmaya ve yeterli cinsel uyarilmayi saglamaya odaklanmistir. Ön sevismenin süresi ve çesitliligi arttirilir, kadinin etkin katilimi saglanir. Duyumsal kesif sirasinda spontan ereksiyonlar ortaya çiktiginda bunlar paradoksal olarak sikistirma teknigi ile yok edilebilir. Amaç her iki esin de ereksiyonun olusabilecegine inanmasinin ve güven kazanmasinin saglanmasi ve ereksiyon olmadan da zevk alabileceklerinin ögretilmesidir. Zor vakalarda bunun için sabah veya uyku ereksiyonu da kullanilabilir. Davranisçi terapistler, cinsel islev bozuklugunu ögrenilmis uyumsuz davranis olarak kabul ederler. Davranisçi yaklasimlar baslangiçta fobilerin tedavisinde kullanilmaktaydi. Cinsel islev bozuklugu vakalari da cinsel iliski fobisi olan hastalar olarak degerlendirilir. Geleneksel teknikler kullanilarak, hastada anksiyete yaratan durumlar hiyerarsik bir düzen içinde siralanir. Standart bir sistematik duyarsizlastirma programi izlenerek hastanin anksiyetenin üstesinden gelmesi saglanir.
Bu program, anksiyete doguran ögrenilmis yanitin, anksiyete karsiti cesaret verici davranislarla engellenmesi esasina dayanir. Tedaviye en az anksiyete uyandiran durumun hayal edilmesi ile baslanir ve adim adim en fazla anksiyete uyandiran duruma ulasilir. Hastanin cinsel ihtiyaçlarini korkmadan ve açikça ifade etmesi açisindan destekleyici yaklasimlarin kullanilmasi da faydalidir. Hastanin evde uygulamasina yönelik cinsel etkinlik ödevleri verilebilir ve geçmiste en çok hoslanilan ve basariyla uygulanan etkinlikler en yukarida yer almak üzere hiyerarsik bir düzen kurulabilir. Hastanin cinsel partnerinin duyarsizlastirma programina katilimi ile tedavi sekli biraz degistirilebilir. Bu durumda,hastanin tedavi seanslarinda elde ettigi kazançlari evde cinsel etkinlige dönüstürmesine yardim edebilecek isbirligi yapan bir partnere gerek vardir.