Panik bozuklugunun nedenleri karmasiktir, çogu olguda sorun ortaya çikmasindan sorumlu tek bir etken yoktur. Herhangi bir kiside, söz konusu bozuklugun özgül nedenini saptamak olanaksizdir.
Dolayisiyla burada, yapilan arastirmadan yola çikarak, panik bozuklugunun gelismesine katkisi etkenleri tartismakla sinirli kalmak durumundayiz. Bu çaalarin sonuçlarinin, sizin durumunuzla yakin iliskisinin olup olmadigini bilmek olanaksizdir.
Panik bozuklugunun gelismesinde, egitim süreci, yerlesik düsünceler gibi psikolojik etkenlerin, ailesel yatkinlik gibi biyolojik genlerin ve birtakim zorluklarla basetmek zorunda kalmak gibi çevresel etkenlerin bir bileskesinin rolü vardir. Panik bozuklugunu yenmek için nedenlerini bilmek gerekmese de bu sorunu ortaya çikartan çesitli etkenleri tanimak aydinlatici olabilir.
Panik bozuklugunun genetik etkenlerle iliskisi var gibi görünmektedir. Panik bozuklugu olan kisilerin akrabalarinda panik bozuklugu ortaya çikma olasiliginin, panik bozuklugu olmayanlarin akrabalarinda panik bozuklugu ortaya çikma olasiligina göre üç kat daha fazla oldugu bulunmustur. Panik bozukluguriun kusaktan kusaga aktarilmasinda genetik yatkinligin bir ölçüde de önemli oldugu belirlenmistir.
Ayrica beyindeki birtakim sinirler arasi ileticilerin panik boaiklugunda rollerinin olduguna iliskin çok sayida kanit vardir. Sinirler arasi ileticiler (nörotransmitterler), iletileri bir sinirden digerine tasiyan kimyasal maddelerdir. Panik bozuklugunda olaya karistigi en çok düsünülen sinirsel ileticiler noradrenalin, serotonin ve kolesistokinindir.
Sözgelimi, beyinde noradrenalin düzeylerini artiran maddeler panik ataklarini tetikleyebilmektedir. Öte yandan panik bozuklugunun tedavisinde en etkili olan ilaçlar ya noradrenalin ya da serotonini etkileyerek etkinlik göstermektedir.
Ayrica, panik bozuklugu olan kisilerde beyinin birtakim bölgelerinin, özellikle panik ataklari sirasinda etkinlestigine iliskin kanitlar vardir. Bu bölgelerden biri, beyinin sag yarisinda yer alan parahippokampal bölgedir. Beyindeki kan akisini ele alan çalismalar, korku duyan ya da panik atagi geçiren kisilerde, bu bölgede etkinlikte bir artma oldugunu göstermistir.
Ancak bütün bu bulgulara karsin biyolojik nedenler açisindan kesin yargilara ulasmak bugün için olanaksizdir.
Psikolojik kuramlardan birine göre, olagan bedensel duyumlarini yanlis yorumlayarak, bir felaketI e karsi karsiya kaldigini düsünen kisilerde, beklenmedik panik ataklari ortaya çikabilmektedir. Köpeklerin tehlikeli oldugunu düsünen birinin, köpeklerin bulundugu ortamlarda korku duymasi gibi; kalbin hizli atmasi, bas dönmesi ve solugun kesilmesi gibi bedensel belirtilerinin son derece tehlikeli oldugunu düsünen biri de, bu gibi belirtiler ortaya çiktiginda korkar ve panik atagi geçirebilir.
Sözü edilen bu belirtileri hepimiz zaman zaman, hiçbir tehlike dogmadan yasariz. Bu belirtilerden korkarsaniz ya da bunlari bir tehlikenin habercileri olarak yorumlarsaniz, söz konusu belirtiler ortaya çiktiginda, bir panik atagi ile tepki gösterebilirsiniz
