Körbagirsagin apandis denen solucansi uzantisinin iltihaplanmasi apandisit
olarak bilinir. Çok sik rastlanan ve özellikle yetersiz tedavi sonucu yol
açacagi tehlikeli komplikasyonlardan ötürü korkulan bir hastaliktir. Günümüzdeki
antibiyotik olanaklarina karsin bu ikincil hastaliklarin en agin peritonit yani
karin zari iltihabidir.
Apandis içinden besinlerin geçmedigi küçük bir
bagirsak çikintisidir. Hareketli ve esnek bir boru biçiminde olan bu çikinti
kalinbagirsagin baslangiç bölümü olan körbagirsaga, incebagirsakla birlesme
yerinin hemen gerisinde baglanir. Genellikle egik biçimde gövde eksenine dogru
uzanir. Bu normal konumunun disinda legen içine, karaciger altina ya da sol
bögüre dogru da yerlesebilir. Alisilmis yerinin disinda bulunan apandisin
iltihaplanmasi, belirtileri degerlendirmede ve hastaligin tanisini koymada
güçlükler yaratir.
Apandisin anatomik yapisinda üç katman göze çarpar.
Dis yüzeyi seröz (sivi içeren) bir zar örter. Bunun altinda kas katmani ve en
içte de lenf dokusunca zengin, girintili çikintili bir mukoza yer alir. Lenf
dokusunun bollugundan ötürü apandise \"bagirsak bademcigi\" de
denir.
NEDENLERI
Apandisin iç boslugu çok dardir. Bagirsak florasinda
bulunan bütün mikroorganizmalar burada da yasar. Apandis genellikle bu
mikroplara karsi yeterince dirençlidir. Ama bazen çogalan mikroplar hastalik
yapici özellik kazanir. Böylece apandisin iltihaplanma süreci
baslar.
Mikroplarin hastalik yapici özellik kazanmalarini saglayan en
önemli olay, apandis iç boslugunun tikanarak körbagirsakla baglantisinin
zayiflamasidir. Mikroplarin burada duragan biçimde kalmasiyla apandis duyan
iltihaplanir. Tikanmanin birçok nedeni vardir. Bunlar arasinda yogun mukus
tikaçlari, bagirsak solucanlari, apandisin çok uzun olmasi, duvarlarinda
hareketi zorlastiran köselerin bulunmasi ya da kiraz gibi meyvelerin takili
kalan çekirdekleri sayilabilir.
GÖRÜLME SIKLIGI
Antibiyotiklerin
yaygin biçimde kullanima girmesiyle apandisit olgularinin sayisi azalmistir.
Gene de bütün cerrahi girisimlerin yüzde 2 si apandisit nedeniyle yapilmaktadir.
Bebeklik çaginda ender görülen apandisit, çocukluk ve özellikle ergenlik çaginda
çok sik ortaya çikar. Daha sonra görülme sikligi azalmakla birlikte her yasta
gelisebilir ve her iki cinste de esit oranda görülür. Bazi hastalarda akut
apandisit kendiliginden geriler. Ama olgularin yarisinda bu krizler yineler ve
kesin tedaviyi gerektirir.
Hastaligin akutla kronik arasi ve kronik
biçimlerinden de söz edilir. Akutla kronik arasi olgular çok ender degildir.
Buna karsilik kronik apandisite düsünüldügünden çok daha az rastlanir; hatta
kronik apandisit tamsinin birçok olguda saglam bir temeli
yoktur.
Belirtileri
Apandisitin belirtileri deneyimli bir hekimi bile
tani koymada zora sokabilir. Akut apendisit özellikle çocuklarda istah kaybi,
bulanti ve kusmayla baslar. Ates hastaligin tipik bir belirtisi degildir. Koltuk
altindan ölçüldügünde hiçbir zaman çok yüksek çikmaz. Ama makattan alinan vücut
sicakligi her zaman daha yüksektir. Agri en önemli belirtidir. Birkaç kez
kusmayla birlikte sanci biçiminde ortaya çikar. Önceleri aralikli gelen agri
gittikçe siddetlenir ve süreklilik kazanir.
Apandisit agrisi göbek
çevresi ve karin üstü bölgelerinde baslar; daha ender olarak bütün karinda
duyulur. Daha sonra karnin sag alt bölgesine kayar. Agrinin göbek ile bögür
kemigi ön dikeni arasindaki bu yeri çok tipiktir. Bazen siddetle baslayan agri
daha sonra hafifler. Bu durum yanilticidir; hastaya rahatsizliginin bittigi
duygusunu verir.
Oysa agri azalirken akut krizin öbür belirtilerinde
gerileme görülmezse, örnegin, hizli olan kalp atislari yavaslamaz, kas sertligi
çözülmezse bu durum apandisitin en korkulu komplikasyonu olan karin zan
iltihabinin gelistigini gösterir.
Hastanin muayenesi sirasinda kolayca
akut apandisit tanisina varilabilir. Karnin sag alt bölgesinin elle muayenesinde
kaslarin korunma amaciyla kasilmasi sonucu sertlik görülür. Belirli noktalara
bastirilmasi siddetli agri verir.
Apandisit tipleri
Belirtilerin
siddeti ve hastaligin agirligi yalniz apandis iltihabinin niteligine baglidir.
Akut apandisitin baslica üç tipi vardir: Mukuslu, irinli ve kangrenli. Cerrahi
uygulamada en sik mukuslu apandisite rastlanir. Mukus salgisinin arttigi bu
tipte apandis iyice iltihaplanmis, gergin ve büyümüstür. Üzerindeki periton ise
alisilmis parlakligini yitirerek hafif matlasmistir. Mukuslu apandisit
hastaligin en hafif tipi olmasina karsin, zamaninda müdahale edilmezse irinli
apandisite dönüsebilir.
Irinli apandisitte, apandis iç boslugunda ve
duvarinda biriken irin birçok apse odagi olusturur. Bu apselerin ülserleserek
apandis disina açilmasiyla kaçinilmaz olarak periton iltihabi gelisir. Akut
apandisitin irinli tipinde körbagirsak ve incebagirsak baglanti bölgesi gibi
apandis yakinindaki bagirsak bölümleri de iltihaplanir.
Son olarak,
apandis damarlarinin pihtiyla (tromboz) tikanmasi sonucunda kangrenli apandisit
gelisir. Baska bir deyisle, apandise gelen kanin ve dolayisiyla oksijenin
azalmasi, doku ölümüne (nekroz) ve apandisin bagirsaktan kopmasina yol açar.
Kopan apandisin ve körbagirsagin içindekiler kayin zari bosluguna yayilinca çok
agir bir peritonit olusur.
GIDISI
Hastalik gidisine birakilirsa, yani
tanisi konmaz ya da hasta ameliyata izin vermezse nasil bir gelisme gösterir?
Bazi iyi huylu olgularda agri, kusma ve ates birkaç gün içinde kendiliginden
azalir ve hasta o an için kendini \"iyilesmis\" hisseder. Ama \"o an\" geçicidir,
çünkü kolayca atlatilan bu ilk krizi kaçinilmaz olarak ikincisi izler. Ikinci
krizin ortaya çikis zamani degiskendir ve arada geçen süre hastaligin
kroniklesmesine yol açacak ölçüde uzayabilir.
Bu iyi huylu olgularin
disinda bazen de 3. ve 4. günlerde periton tepkisi gelisir. Bunun sonucu olarak
bögür çukurunda elle hissedilen, sinirlari belirsiz, oval bir kütle belirir
(plastron). Yatakta dinlenme, karna buz koyma ve antibiyotik tedavisiyle
plastron birkaç haftada geriler.
Bir baska olasilik da apandisitin yaygin
peritonit gibi agir hastalik durumuna dogru gelismesidir. Yaygin karin zari
iltihabinda belirtiler çok siddetlidir; agri bütün karinda duyulur, kusma
siklasir, hiçkirma belirir ve ates 400C ye kadar çikar. Hasta endiseli,
sikintili, solgun, yüz hatlari gerilmis görünür; dudaklar ve özellikle dil
kurumustur. Acil girisimde bulunulmazsa hasta ölür.