Nöbetçi Eczaneler
22/09/2021

Dogum Sonrasi Cinsel Sorunlar

img Dogum sonrasi cinsel sorunlar :
aileye yeni bir bireyin katilmasi çiftlere, hamilelik döneminde yasanan tüm sikintilarin artik geride kaldigini düsündürür. Oysa minik bir bebegin sorumlulugunun yani sira yasanan hormonal degisiklikler hem erkek hem de kadin için cinsel yasamda ciddi sorunlara sebep olabilir.

Dokuz ay heyecanla beklenen minik bebek, birçok çiftin yasaminda bir dönüm noktasini olusturuyor. Aslinda bu durum esler arasinda büyük bir heyecan ve mutluluk yaratsa da madalyonun bir de diger yüzü var. Çünkü bebek pek çok sorunu da beraberinde getiriyor. Bebegin getirecegi ek sorumluluklar, hormonal ve bedensel degisimler gibi faktörler eslerin dünyasini bir anda altüst edebiliyor.

Bunun sonucunda da ortaya hiç de iç acici olmayan bir tablo çikiyor: dogum sonrasi cinsel sorunlar. Dogum sonrasindaki degisimler en çok kadini etkiliyor demek hiç de yanlis olmaz. Dogum, basta cinsel isteksizlik olmak üzere, disparoni ve vajinismus gibi önemli pek çok soruna yol açabiliyor.

Aslinda dogum sonrasi cinsel sorunlardan kadinlar kadar olmasa da erkekler de etkileniyor. Onlar da yeni bir düzene alismaya çalisirken cinsel yasamlarinda sorunlar basliyor. Cinsel isteksizlik ve ereksiyon kaybi, dogum sonrasinda erkekler arasinda en sik görülen cinsel sorunlari olusturuyor.

Peki dogum sonrasi cinsel sorunlarin altinda hangi faktörler yatiyor, tedavi yöntemleri neler? Dogumun ardindan geçirilen uykusuz geceler, iki üç saatte bir tekrarlanan emzirme islemi, bebegin sik sik hastalanmasi derken ailenin yasantisi tam anlamiyla altüst olabiliyor.

Bununla birlikte o güne dek sadece birbirine odaklanan çiftler, dogumun ardindan neredeyse tüm ilgiyi çocuga yöneltiyor. Bir yandan yeni bir yasama uyum saglamaya çalismanin gerginligi, bir yandan da esinden eskisi kadar ilgi görememenin yarattigi sikinti cinsel isteksizligin olusmasina yol açiyor.

Dogum sonrasinda daha fazla salgilanan ve bebegin emzirilmesinde büyük rol oynayan prolaktin hormonu da cinsel isteksizlik ve vajinal kuruluguna neden oluyor. Kadinda dogal olarak bu hormonun asiri salgilandigi emzirme dönemi boyunca cinsel isteksizlik sorunu bas gösteriyor.

Bebegin dogumuyla birlikte cinsel partner imajina bir de aile kavraminin eklendigi düsünülürse, özellikle kadinlar annelik rolünü gereginden fazla kutsallastirabiliyor ve dogumdan sonra cinsellige karsi daha mesafeli yaklasabiliyorlar. Gögüsler ve vajina cinsel yasamda erkegi en çok heyecanlandiran iki önemli bölge. Dogumla birlikte bu bölgeler artik tahrik unsuru olma özelligini kaybedebiliyor.

Doguma kadar sadece cinsel uyari noktalari olarak algilanan vajina ve gögüsler aniden bebegin dogumunu ve beslenmesini saglayan bölgelere dönüstügü için bunun sonucunda erkek esinden uzaklasabiliyor. Ayrica bebegin dogumu, kadin ya da erkegin o zamana dek bastirdiklari ruhsal çatismalarini tetikleyebiliyor ve bu sorunlar cinsel isteksizlige neden olabiliyor.

Disparoni, kadinda cinsel iliskiye yineleyici biçimde ya da sürekli olarak genital agrinin eslik etmesi seklinde nitelendiriliyor. Bu sorundan yakinan kadinlar, acinin verdigi korkuyla iliski kurmaktan kaçiniyor.

Hatta agrinin çok siddetli olusmasi, vajinismusa bile yol açabiliyor. Dogum sonrasinda gelisen disparoninin en önemli nedeni ise, dogum sonrasi kadinin sagligina tam kavusmadan cinsel iliskiye girilmesi. Bunun yani sira bir diger neden cinsel isteksizlik sorunu yasayan kadinlar iliski sirasinda uyarilma sorunu yasadiklari için vajinal bölgelerinde yeterli islanma olusmuyor.

Vajinadaki kuruluk da disparoniye, yani agrili cinsel birlesmeye yol açiyor. Bunun sonucunda cinsel isteksizlik daha da siddetleniyor ve böylece bir kisir döngü olusuyor. Vajinusmus ise vajinal kaslarin, penisin içeri girmesine engel olacak kadar siki sekilde kasilmasi olarak nitelendiriliyor.

Örnegin cinsel iliskide yeniden agri hissedecegi kaygisina kapilan kadin bir kaçinma davranisi olarak kendini istem disi kasabiliyor. Bir baska neden de kadinin ruhsal dünyasinda yasanan çatismalarin canlanmasi ile ortaya çikan endise, korku, kaygi duygulari olusturuyor.

Cinsel sorunlarin tedavisi, altta yatan nedene göre degisiyor. Kimi zaman kadin hastaliklari ve dogum uzmani ile psikiyatristin birlikte çalismasi yarar sagliyor. Erkekte bir sorun varsa, devreye ürolog da girebiliyor. Önce kadin ve erkegin iç dünyasinda ne tür sorunlar yasadigi belirleniyor.

Cinsel soruna yol açan faktörler tespit edildikten sonra çifte cinsel terapi uygulanabiliyor, nefes ve gevseme egzersizleriyle bazi cinsel egzersizler veriliyor. Genellikle 6-12 hafta sonrasinda tedaviden basarili sonuçlar alinabiliyor. Bunlarin yani sira, kadin ya da erkegin iç dünyasinda bastirilmis olan ruhsal çatismalar ön planda ise tibbi tedaviyle birlikte yogun bireysel psikoterapi öneriliyor.