Nöbetçi Eczaneler
22/09/2021

Mide Ülseri Ülseri Peptik Ülser Duodenum

img PEPTIK ÜLSER Özefagus, mide, duedonum, jejenum (gastrojejunostomi sonrasi) ve Meckel divertikülünde ortaya çikabilir. En sik 20-60 yas arasinda görülür. Erkeklerde 2-3 misli daha sik görülür. Duodenal ülserler, mide ülserlerine göre daha sik görülürler. Gastrik asit salgisinin azaltilmasi tüm ülserlerde iyilesmeye yolaçar. Duodenal ülserlerde hastalarin çogunda asit salgisi normalden fazla iken, gastrik ülserlerde normal ya da normalden azdir. Duodenal ülser patofizyolojisinde hiperasidite, gastrik ülser patefizyolojisinde ise mukozal savunma faktörlerinin bozulmasi ön plandadir.

Duodenal Ülser:
Birçok faktör duodenal ülser gelisimine yol açar. Bu faktörler, hiperasidite, peptik aktivite, artmis mide bosalma hizi, bozulmus mukozal savunma, PGler ve H. pilori varligidir.

Patofizyoloji:
Hiperasidite: Duodenal ülserli hastalarda çogunlukla bazal ve maksimal asit salgisinda artis oldugu saptanmistir. Mide pHsi normal kisilere göre düsüktür, bu düsüklük hem gece hem de gündüz devam eder.

Midenin asit sekresyonu:
Korpus ve fundusta bulunan parietal hücreler tarafindan olur. Asit sekresyonu stimülasyonu 3 safhada olur.
1. Psisik faz (cephalik faz-vagal stimülasyon):
Gida ve besin maddesini görmek, koklama, düsünmek ve hipoglisemi, vagal yolla asit salinimina neden olur. Vagus parietal hücreleri ve mide peristaltizmini stimüle eder.

Midede parasempatik sistem, sempatiklerden çok daha önemlidir. Vaguslar kesilince midede hareket durur ve bosalma gecikir. Midenin asil bosalmasini antral ve pilorik bölge kasilmalari temin eder. Bunu saglayan, vagusun mideye giden son üç dalidir. Bunlar motor fibrileridir.

2. Gastrik faz:
Mide dolunca antral bölge de gerilir ve burada bulunan G- hücreleri uyarilirlar. G- hücreleri uyarimi ile gastrin salinir ve kan dolasimi ile midenin üst 1/3üne tasinir. Burada bulunan parietal hücreler, gastrin uyarimi ile HCl asit salgilar

3. Intestinal faz:
Özellikle geceleri olan HCl asit sekresyonundan sorumludur. Asit sekresyonundaki payi yaklasik % 5tir. Barsaklardan salinan bazi hormonlar asit sekresyonunun uyarirken bazi hormonlar bunu baskilar.

Normalde DÜde
Vagal faz % 40-50 % 85
Antral faz % 50-55 % 11 etkiye sahiptir.
Intestinal faz % 5 % 2.5

Mide PHsinin özellikle gece düsük olmasi ülser olusumunda çok önemli rol oynamaktadir. Çünkü en iyi ülser tedavisi, intragastrik asiditenin gece baskilandigi durumlarda elde edilmektedir.

Peptik Aktivite:
Normalde gastroduodenal mukoza pHnin 1e kadar düsmesine dayaniklidir. Fakat ortama pepsin de girdiginde mukozal zedelenme baslamaktadir. Insanda 7 tip pepsin bulunmaktadir. Ülser olusumunda pepsin tipleri ile kesin bir korelasyon gösterilememistir.

Artmis Mide Bosalma Hizi:
Duodenal ülserlilerde, mide bosalmasi normale göre hizlanmistir. Bu hizlanma özellikle kati gidalarda belirgindir. Bosalma hizinin artmasi, fazla miktarda ve tamponlanmamis asitin duodenuma geçmesine ve ülser olusumuna yol açtigi bilinmektedir.

Bozulmus Mukozal Savunma:
Normalde duodenuma gelen bikarbonat salgisi, mideden gelen asidi nötralize etmeye yetecek güçtedir. Çogu duodenal ülserli hastada, asit salgisi, duodenumun nötralizasyon gücünün üstüne çikmaktadir.

Prostoglandinler:
PGler, gastrointestinal mukozanin bütünlügünün saglanmasinda görev alirlar. Bu iki sekilde gerçeklesir:
1- Mide asit salgisinin inhibisyonu: PGler, adenil siklazi inhibe ederek parietal hücrelerden asit salinimini azaltirlar.
2- Mukozal korunmanin saglanmasi: Yüzey epitel hücrelerinden bikarbonat salgilanmasini uyararak, müküs sentezi ve mukozal kan akimini arttirarak mukozal korumayi saglarlar.

H. pilori:
Gr (-), mikroaerofilik, hareketli ve egri yapili bir basildir. Üreaz enzimi üreyi parçalayarak amonyum ve CO2 çikmasina neden olur. Amonyumun da mide mukozasinda harabiyet yapici gücü vardir. Amonyum iyonu diger taraftan pHyi yükselterek mikroorganizmanin kendini asit etkisinden korumasini saglar. Ayrica gastrik müküsü parçalayan proteolitik enzimleri de vardir.

H. Pilori, gastrit, peptik ülser ve ülser disinda dispepsi ve mide kanseri gelisiminde de rol oynamaktadir. En sik mide antrum bölgesinde yerlesir. Normal popülasyonda mide mukozasi incelendiginde H. Pilori % 0-24 arasinda görülürken gastritte bu oran % 80, gastrik ülserde % 75, duodenal ülserde % 90a kadar çikmaktadir.

Tani:
En önemli semptom epigastrik agridir. Agri genellikle açlik halinde ortaya çikar. Acili, yagli, kizartmali yiyeceklerle artar ve genellikle antiasit kullanimi ile hafifler.

Agrinin degerlendirilmesinde en objektif kriter, hastayi gece uykusundan uyandirmasidir. Agrinin sirta dogru yayilmasi pankreasa penetrasyon oldugunu düsündürür.

Agridan sonra en sik görülen semptom kanamadir. Kanama genellikle duodenumun arka yüzünde yerlesen ülserlerin gastroduodenal arter veya dallarina peretrasyonu sonucu gelisir. Kanama riski % 15-86 oraninda degismektedir.

Hastalarin % 5-10unda perforasyon gelisir. Akut karin bulgulari ortaya çikar. Perforasyon genellikle ön yüze yerlesen ülserlerde görülür. % 10 hastada pilor stenozu ve obstrüksiyon gelisir.

Radyolojik Bulgular:
% 75 hastada Balu mide duodenum grafisi tani koydurucudur. En önemli bulgu Ba takintisidir. % 95 oraninda ülser nisi bulbusta görülür.

Endoskopi:
Balu grafiye göre daha duyarlidir. Biyopsi alma sansi da vardir. Ayrica kanama varliginda tedavi sansi da verir.

Asid çalismasi:
Normal Duodenal Ülser Z E Send.
Gece salgisi mEq <20 >20 >100
BAO mEq/saat 1.5-2.5 3-5.5 >15
MAO mEq/saat 20-30 30-40

Tedavi:
Halen duodenal ülserin tedavisi komplikasyon olmadigi ve intraktibilite olmadigi sürece medikaldir.

Medikal Tedavi:
Tedavinin amaci, gastrik asidin nötralizasyonu, gastrik pHnin arttirilarak ülserin iyilesmesinin saglanmasidir. Bu arada ülserojenik faktörler de ortadan kaldirilmalidir. Özellikle sigara ve alkol kullanimi önlenmeli, kortikosteroid, salisilat ve rezerpin gibi ilaçlar kesilmeli, kahve ve çay alimi kisitlanmalidir.

Gastrik asidin tamponlanmasi için de sik yemek yenmesi önerilmelidir. Duodenal ülser tedavisinde kullanilan ilaçlar, gastrik asidin nötralizasyonu, asit salgisinin inhibisyonu ve müküs gibi koruyucu faktörleri uyararak ülserin iyilesmesini saglamaktadir.

√ Gastrik asit nötralizasyonu
- antiasitler
√ Gastrik asit inhibisyonu
- H2 reseptör antagonistleri
- Proton pompa blokerleri
- PG ler
√ Mukozal savunmanin güçlendirilmesi
- sukralfat
- Kolloid bizmut
- PG ler

Komplikasyonlar:
Intraktibilite, kanama, obstrüksiyon, perforasyon.

Cerrahi Tedavi:
Duodenal ülserli hastalarin ancak % 20si cerrahiye ihtiyaç duyar.

Endikasyonlar:
Tedaviye cevapsizlik ve komplikasyonlarin gelismis olmasidir. Cerrahi tedavide amaç, gastrik asit salgisini inhibe ederek ülserin iyilesmesini saglamaktir.

√ Uygulanan cerrahi yöntemler:
1. Subtotal gastrektomi:
Midenin en az % 70inin çikartilmasidir. Bu operasyondan sonra postgastrektomi sendromlari çok sik görülür.

2. Vagotomi:
Cerrahi tedavinin temelini teskil eder. DÜde % 80 asit salgisi vagus yoluyla oldugundan, bu stimülatör etki ortadan kalkinca kür olur. Yalniz midenin motor innervasyonu da ortadan kalkacagindan bosalmayi kolaylastiran ameliyatlar da ilave edilir.
A. Trunkal vagotomi + Drenaj ameliyati (mutlaka gerekir.) Bosaltma ameliyatlari,
- Piloroplasti: Pilor boyunca kesilip enine dikilirse çapi genisler. Heineke-Mikulicz, Finney, Jabulay ve Jodd ameliyatlari gibi degisik tipleri mevcuttur.
- Gastro-duodenostomi (Billroth I)
- Gastro-Jejunostomi (Billroth II)
B. Selektif vagotomi + Drenaj ameliyati:
Burada vagotomi daha distalden olup, hepatik ve çölyak dallarin distalinden kesilir.
C. Proksimal gastrik vagotomi: Sadece korpusa giden vagus lifleri kesilir. Burada esas amaç motiliteyi kaybetmemektir. Oldukça yaygin kullanilir. Bosaltma ameliyatina gerek yoktur. Hepatik dal, çölyak dal ve distal mideye giden onüç dal (kaz ayagi) korunur.
D. Trunkal vagotomi + antrektomi veya hemigastrektomi: Burada pilor çiktigindan bosaltma ameliyatina gerek yoktur.

A. B ve C siklari arasinda pek fark yoktur. Mortalite % 0.5-1, Rekürrens % 10 ve komplikasyonlar % 1.5-5 oraninda görülür. Dde ise, rekürrens % 2 olup mortalide de % 2dir. Ayrica post-gastrektomi sendromu
ortaya çikmasi ihtimali de vardir (% 25).